Ailelerden Gelen Mesajlar

DİLA'NIN ANNESİ FULYA HANIM'DAN MESAJ

Parla’nın tüm üyelerinin katkıları bizim için çok değerli. Her gün daha da güzel artık…

Dila, yaklaşık bir yıldır her geçen gün daha da azalan yemek seçenekleriyle sıkıntılı günler yaşatıyordu. 2016 Şubat ayından itibaren Parla ile beraber Dila’nın eğitimine başladık. Her konuda yol almaya başladık fakat yemek konusunda pek başarı gösteremiyordu. Sanırım hem onun hem de bizim hazır olmamız gerekiyormuş. Geçtiğimiz günlerde akşam yemeği öncesi Dila dondurma istedi. Önce hayır dedim. Dila ağlamaya başladı. O anda belki yer diye yaptığım mercimek çorbası geldi aklıma. Yaklaşık 6 aydır hiç çorba yememişti Dila.  Tamam dedim, vereceğim dondurma, hemen masaya oturdu dondurmayı beklemeye başladı. Ama ben bu arada dondurmayla beraber bir kase de çorba hazırladım ;) “Dila dondurma istiyor musun?” dedim. Hemen eliyle “VER” diye ifade etti. Ama ben “tabii önce çorbanı içmelisin” dedim. Dila çok yüksek frekansta ve şiddetle ağlamaya başlayıp kendini sandalyede hırpalayıcı hareketler yapmaya başladı. Bu yaklaşık 15 dakika kadar sürdü. Ara ara sakinleşmesiyle beraber tekrar sordum: “Dila dondurma istiyor musun?” Hemen toparlanıyor ve susuyor ben “ama önce çorbanı içmelisin” diyordum. Dila tekrar ağlamaya başlıyordu. Bu durum birkaç kez tekrarladı. Sonunda sandalyeden indi, yanıma yanaştı ve kucağıma gelmek istediğini belirtti, ağlamayı keserse kucağıma alacağımı söyledim ve hemen sustu. Kucağıma gelip çorbayı benim yedirmemi belirtti. Bir solukta tüm kaseyi bitirdi. Tabi biz de babasıyla alkışlar ve tebrikler eşliğinde dondurma ödülünü kendisine verdik .O gün bizim için dönüm noktası oldu. Başlarken kararlı olacağıma söz vermiştim ve eğer çorbayı kabul etmeseydi dondurmayı ona göstererek dökecektim. Bugün 5. Gün ve devam ediyoruz. Bir daha hiç itiraz etmedi. Hatta iki gündür kendisi yemek istiyor. Parla’nın tüm üyelerinin katkıları bizim için çok değerli. Her gün daha da güzel artık…


KAYRA'NIN ANNESİ TÜLİN HANIM'IN MESAJI

Eğitimcilerimiz derin, kalp gözüyle görebilen kişiler
Parla’nın ilk öğrencisi benim oğlum..

Kayra eğitime başladığında beş yaşındaydı. Şimdiyse 14 yaşında. Parla, eğitimcilerimizin gözbebeği bizim de öyle . Eğitimcilerimiz derin, kalp gözüyle görebilen kişiler, kendilerini sürekli yeniliyor ve tüm gelişmeleri takip ediyorlar, kılavuzluk ediyorlar ve hep dinamikler.

Parla gibi merkezlerin artmasıyla daha az acı çekeceğiz ve çocuklarımız daha az üzülecek, daha az kırılacağız.


UMUT ŞÜKRÜ'NÜN ANNESİ AYŞEN HANIM'IN MESAJI

Biz özel eğitim yolumuza Parla’yla devam ettik. Çok verimli öğretmenlerimiz oldu
29.09.2000 de dünyaya geldi Umut bizim gibi Down Sendromlu bebeği olmuş her ailenin yaşamış olduğu travmatik süreçleri babası, abisi ve ben tabi ki Umut’un sevgisiyle zor da olsa uzunda olsa atlattık. 
Bir takım sağlık problemleri vardı Down Sendromlu pek çok bebek gibi. Bunların tedavi ve takibi devam ederken önemli bir süreçte Umut’un eğitimiydi. Nasıl büyütecektik, nasıl öğrenecekti Umut?
Manisa Alaşehir’de yaşıyorduk ve Umut’u Ankara’da bir hastaneye getirdik. Bize hastanede iki aylık bebek için hiçbir şey yapılamaz dediler. Eğitim konusunda arayışımız devam ederken Ankara Üniversitesi  Özel Eğitim bölümüyle tanıştık ve Umut özel eğitime “Küçük Adımlar Erken Eğitim Programıyla” başladı.

Umut’un gelişiminde bebeklik ve okul öncesi dönemde aldığı özel eğitim desteği gerçekten çok önemli bir yer tutuyor. Tabi ki devam ettiğiniz eğitim kurumu ve öğretmen yeterliliği aldığınız eğitimde nasıl ilerlediğinizin pusulası diyebilirim.

Biz özel eğitim yolumuza Parla’yla devam ettik. Çok verimli öğretmenlerimiz oldu Umut’un okuma yazmayı birinci sınıfta öğrenmesinde, dil ve ifade becerilerinin gelişiminde vb. gelişim alanlarında Parla’yla yürüdük ve devam ediyoruz.
Umut bu yıl liseye başladı. Üstelik TEOG sınavında kendisinin almış olduğu puanla yerleşti liseye onunla gurur duyuyorum. 
Umut iyi ki geldin dünyamıza , iyi ki girdin hayatımıza….

ADANUR'UN ANNESİ T. HANIM'IN MESAJI

Parla ailesinin her kademede çalışanlarına, öğretmenlerimize sonsuz sevgiler
Yaklaşık 3 senedir, Parla Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ne kızımla birlikte devam etmekteyiz. Bu zorlu süreçte, kızımızla ilgili umudumuzu yitirmeyen, destek olan, kızımız hayata dair yol kat ettikçe, daha iyisi için uğraşan Parla ailesinin her kademede çalışanlarına, öğretmenlerimize sonsuz sevgiler. Teşekkürler. Hayata atılırken, daha nice yavruya ışık olacağınız konusundaki inancımız sonsuz.


CENNET'İN ANNESİ G. HANIM'IN MESAJI

Çalışan her personel, konusunda uzman, sevecen, pozitif ve güler yüzlü
Biz 2017 yılında özel eğitimle tanıştık. Bir kurumda 7 ay boyunca eğitim aldık ve bu süreçte bir takım zorluklar yaşadık. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı, kesinlikle bir şeyler eksikti.

7 aylık bir kayıptan sonra Parla ailesiyle tanıştık. 3 ayda hayatımız değişti. Kalem tutmayı bilmeyen kızım Cennet, şu anda ismini yazabiliyor, harfleri ve rakamları hem okuyup hem yazabiliyor. Toplama ve çıkarma işlemlerine geçti.

Parla ailesi, sizler mükemmelsiniz. Çalışan her personel, konusunda uzman, sevecen, pozitif ve güler yüzlü. Herkes işini severek yapıyor. Kısa sürede çok yol aldık. Kızımı size gönül rahatlığıyla emanet ediyorum...


RÜZGAR'IN ANNESİNDEN

“Umut dolu güzel bir gelecek bizi bekliyor”

Bugün günlerden Rüzgâr…

21 Aralık 2017

Rüzgâr’a Atipik Otizm teşhisi konuldu.

Rüzgâr; anlamlı konuşmakta zorlanmakta, bazı sesleri kelime içerisinde ifade edememekte, karanlıktan, asansörden ve yüksek sesten korkmaktaydı. Bir isteği olduğunda benim parmağımı götürerek işaret etmekteydi. Birtakım takıntılı davranışları vardı (Kapı ve çekmecelerin sürekli kapalı durması, ışığın yanık kalması gibi). Göz teması kurmamakta, seslenince bakmamaktaydı. Bunların yanı sıra; oyuncaklarıyla amaçlarına göre oynamakta, renkleri tanımakta ve sayı sayabilmekteydi. Rüzgâr; resim yapmayı (Gece uykudan uyanıp yapacak kadar), çamaşır makinesini izlemeyi –bazen sesinden korksa da- çok sever. Bütün taşıtların, hayvanların seslerini çıkarır ve isimlerini bilir. Sevincini ifade etmek için el çırpar ve bağırırdı. Arkadaşları ile oyun oynamak, tek başına kalmayı tercih ederdi. Teşhis konduğunda Rüzgâr 36 aylıktı.

29 Aralık 2018

Rüzgâr’ın kulaklarının duymadığını öğrenmemizle birlikte, Rüzgâr bugün kulak ve geniz eti ameliyatına girdi. Üç saatlik ameliyattan sonra Rüzgâr bambaşka bir şekilde tekrar bizimle…

2 Nisan 2019

Rüzgâr artık 4 yaşında ve bugün Dünya Otizm Farkındalık Günü.

Rüzgâr’ın artık takıntılı hiçbir davranışı kalmadı. Arkadaşları ile çok güzel oyunlar oynuyor, asansöre rahat bir şekilde biniyor, kalabalık ortamlara rahat girebiliyor. Çok güzel konuşuyor ve kendisini çok iyi ifade ediyor.

Biz bugün mavi ışık yakıyoruz ve “Umut dolu güzel bir gelecek bizi bekliyor” diyerek mavi balonlarımızı gökyüzüne bırakıyoruz.

Bu süreç içerisinde yanımızda olup bize destek veren Öz Ev (KKTC) ve Parla’daki (Ankara) öğretmenlerimiz; Aslı Hanım, Özlem Hanım Münire Hanım, Bülent Bey ve kurucumuz Tevhide Hanıma sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

İyi ki varsınız, iyi ki bizlerlesiniz… 

Ve benim mavi ışığım, Rüzgâr’ım… İyi ki doğdun, iyi ki varsın…


ELİF'İN ANNESİNDEN

Hayat ve kader inşallah sen senin durumunda olan bütün çocuklara da bir gün güneşini açar...

10 yıl önce bu gece Elif’imin içimde uyuyuşunun son gecesiydi. Sabah 9.00’da dünyaya gelmesi planlanmıştı. 2 bebeğimi kucağıma almanın heyecanıyla uyuyamamıştım bile. Doktorumun nefis bir bebek bu dediğini unutamıyorum. Sapsarı kaşları ve kirpiği olan, saçı olmayan kabak bir kız… Nasıl da güzel bir bebekti. Çok dua etmiştim; sağlıklı, şanslı, hayırlı, mutlu bir insan olsun diye. Hayatın karşınıza nasıl acı sürprizler getireceğini nerden bilebilirsiniz ki.

Artık tekli haneler bitti ikili haneli yaşlarına başladı. Canımızı acıtan ve bizi mutsuz eden bir hayattı bu. Hayal kırıklığı, çaresizlik, yalnızlık… Yaşanan o kadar çok çile var ki. Gittiğim yolların, bindiğim dolmuşların, otobüslerin, metroların dili olsa da konuşsa... El kadar çocukla birlikte yaz-kış yağmur-çamur-kar demeden o yollarda döktüğüm gözyaşları. Biter mi tüm bunlar, olmaz denilenler olur mu, dinmez denilen acılar diner mi?

Hayatta sunulanlar farklıymış meğer herkes için. Bazı çocuklar hayata çok eksik ve geride başlarmış. Gözümün dinmeyen yaşı, ciğerimin koru, başımın ağrısı... Hayat ve kader inşallah sen senin durumunda olan bütün çocuklara da bir gün güneşini açar...


MİNİK İKİZLERİN ANNESİ B. HANIM'DAN

Mesleğini büyük bir özveri ve sevgiyle yapar öğretmenleri tanımak çok güzel bir duygu.

İkiz çocuklarım 4 yaşını dolduralı 4 ay olmuştu ve anaokuluna başlamıştı. Okulun ilk birkaç haftası çok isteksiz ve muzsuzlardı. Evinden ve ebeveynlerinden ayrılmak çocuklarda isteksizlik oluşturabilir ama bizim için durum çok farklıydı …

Okuldaki arkadaşlarının çocuklarımın konuşmalarını anlamadığını bu yüzden güçlük yaşadıklarını fark ettik. Okul müdürünün de tavsiyesiyle Dil Konuşma eğitimi için Parla ve Tevhide Hoca ile tanıştık. Tevhide Hoca'nın çocuklarla iletişimine ve çocuk sevgisine hayran kaldık. Devamında Elif, Buse, Aslı ve Bülent öğretmenlerimizle olan yolculuğumuz çok keyifli geçiyor. Öğretmenlerimizin sevgisi, sevecenliğiyle çocuklarım o kadar mutlu ki bu eğitimin evdeki çalışma sürecimize de olumlu yansımaları oldu. Yedi buçuk aylık ekip çalışması ile çocuklarımızın ses bozuklukları düzeldi ve kendilerini çok daha iyi ifade edebilmeye başladılar.

Parla her zaman bizim yanımızda. Bu süreçte bize hep destek olan Tevhide Hoca ve diğer öğretmenlerimize sonsuz teşekkürler… Mesleğini büyük bir özveri ve sevgiyle yapan öğretmenleri tanımak çok güzel bir duygu.


Arda'nın Ailesinin Mesajı

"İyi ki varsınız Ardalar için."

Parla ile 2019'da tanıştık. Disleksi teşhisi konulduğunda 2. sınıf öğrencisiydi oğlum Arda. Parla’daki değerlendirmemiz sonrası çocuğumun bireysel özellikleri de göz önünde bulundurulup belirlenen özel ve ekstra donanımlı öğretmenlerle derslere girdik. Öğretmenlerle zamanla kuvvetlenen bağ sayesinde olumluya giden süreç daha da hızlandı. Evet çok zordu evet çok emek verildi ama mutluluk gözyaşları da dökülmeye başlamıştı artık. Öğretmenlerimizle beraber ağladık mutluluktan. Çok güzel duygular yaşadık biz Parla‘da. Nasıl aşarız, nasıl başarırız derken Parla’nın desteği ile yolumuzda yolculuğumuz da kolaylaştı. İyi ki varsınız, Ardalar için.


Velimizin Mesajı

Artık bana “anneciğim” diyip sarıldığı için çok mutluyum.

Ülkemizde yaşanan deprem felaketi sonucu mucizelere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, kızımla öykümüzü anlatmak isterim. Ekranlarda izlediğiniz gibi enkaz altında vatandaşlarımızı kurtarmak için pek çok ekip saatlerce uğraştı ve mucize dediğimiz kurtuluşlar yaşandı. Bu kurtuluşlarda erken müdahale, sabır, çaba ve en önemlisi moral çok önemliydi. Yaşananları izlerken kızımla yaşadıklarımızı düşünüp aslında insan hayatına dair olan her mucizenin seyrinin bu yönde olduğunu üzülerek keşfettim. Elbette ki bir deprem felaketi ile yaşadıklarımız asla kıyaslanamaz. Ancak öyküsü bizimkine benzeyen her ailenin erken müdahale, çaba, sabır ve moral ile olumlu sonuçlar alabileceğine yürekten inanıyorum.

Kızımın önce meme sonra biberon reddi ve daha 5 aylık iken 14-15 saat aç kalmaları sonucu doktor sürecimiz başladı. Daha 6 aylıkken göz teması az teşhisi üzerine, her gün göz teması kurmak için saatlerce fışfış kayıkçı, ce-e gibi oyunlar oynamaya, konuşma kartları ile karşısında basit kelimeler ile konuşmaya, abartılı jest ve mimiklerle şarkı söyleyip güldürmeye çalıştım. Pandemi nedeni ile evden çıkarmadığım kızımı parklara, alışveriş merkezlerine hatta tatile götürdüm. Çocuğum daha çok küçük, bir şeyi yok demeden 10 aylıkken ergoterapi denedim.  Kızım ergoterapi de  çok ağlayınca araştırmalarım sonucu öğrendiklerimi evde uygulamaya devam ettim. Özellikle su ile temasını sağlayıp, farklı cisimlerle farklı yüzeylere dokunmasını teşvik ettim. Pilates topu ile çalıştırdım. Her fırsatta kalabalık çocuk grupları ile bir araya getirdim. Önceleri parkta ve evde sadece önüne bakan, kafasını kaldırıp bana bakmayan kızım, 1 yaşında çevresiyle ilgilenmeye ve bana bakmaya , 1.5 yaşında tek tük konuşmaya başladı. Buna rağmen sürekli doktor kontrolünde tuttum ve bu çalışmalara devam ettim. 2 yaşına geldiğinde Parla‘da bireysel ve ergoterapi olmak üzere eğitime başladık ve değerli hocalarımızın tavsiyesi ve öğretileri ile evde de yoğun bir şekilde çalışmalara elimden geldiğince devam ettim. Konuşmaya yönelik kitaplar, oyuncaklar, kartlar, iletişimi artırıcı oyunlar ile günde en az 3 saat kızımla paylaşımda bulundum. Kızım benimle iletişime geçmediğinde ya da bazı dönemler daha kötüye gittiğinde vazgeçmedim. Her gün bu rutinleri yapmak için ev işlerini, işimi, hatta bazen kendimi bir kenara koydum. Şuan kızım 2.5 yaşında ve yaşına göre çok güzel konuşuyor, özellikle aile fertleri ile iletişimde bulunup oyunlar oynuyor, çocuklara ve çevresine ilgi duyuyor. Gelişim basamağında hem bilişsel hem diğer alanlarda yaşına yakın en önemlisi mutlu bir çocuk. Artık bana “anneciğim” diyip sarıldığı için çok mutluyum. Bütün bunlara rağmen eğitimimize ve bu çabalara devam edeceğiz. Bir eğitiminde değerli Tevhide Hocamız “biz her çocuğumuza aynı özenle aynı eğitimi veririz ama her çocuğun seyri kendine özel ve farklı gider” demişti. Şüphesiz bizim gibi olup aynı sonuçları alamayanlar da olabilir, ancak başta da belirttiğim gibi eğer inanırsak mucizeler bizim içindir. Olmadı dediğimiz noktada da, asıl mucizelerimiz çocuklarımıza karşı her şeyi doğru zamanında yapmış olmanın gönül rahatlığı ise bir ömre değer…